Blogger tarafından desteklenmektedir.

Contact us

RSS

Ev Yapımı Kar Küresi

Hani şu sallayınca içinde simlerin kar taneleri gibi uçuştuğu, özellikle de yılbaşı zamanı hediyelik vs. olarak her yerde gördüğümüz kar küreleri vardır ya, işte onlardan bir tane satın almak yerine kendimiz yapalım dedim. Tabi adı kardan küre; ama kendisi küre olmayacak bizimkinin. Deniz zaten sıvı şişelerini (bebe yağı gibi) sallamayı ve içindeki kabarcıkları seyretmeyi seviyor. Bunu da sevecektir. 

Peki nasıl yapacağız? Tam aklıma kar küresi yapmak geldiği sırada (daha internete bakmamıştım bile) Meraklı Minik dergisinin Ocak 2013 sayısında tarifini gördüm. Evdeki malzemelerle bir deneme yapalım dedim. Bunun için:

  • ağzı sıkı kapanan cam bir kavanoz 
  • kavanozun içinde kendini gösterebilecek bir oyuncak (kardan adam vs. tercih edilebilir)
  • gliserin (eczaneden alınabilir)
  • toz gümüş renkli sim 
  • yapıştırıcı (ben Japon kullandım)

  1. Kapağın içine oyuncak yapıştırılır (Evde şu horozdan daha uygun -suya dayanıklı, küçük kavanoza sığabilecek- bir şey bulamadım. 
  2. Kavanoza temiz su konulur (biraz hava boşluğu kalması gerekiyor).
  3. Suyun içine bir çay kaşığı gliserin ve yarım çay kaşığı gümüş sim konur (Gliserin suyun yoğunlaşmasını sağlayarak simlerin daha yavaş dağılmasını sağlıyormuş).
  4. Kavanozun kapağı sıkıca kapatılır ve işte kar küremiz hazır.





  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Araç Seti

Bugün Dia'da "Araç Seti" görünce hemen aldım (6,5 TL). Erkek çocuklar genelde pek özenirler alet kutusunu karıştırmaya, tamir yapmaya... Ben evdeki alet çantasını ne zaman elime alsam (oyuncakların pillerini değiştirebilmek için kapaklarını tornavidayla açmak gerekiyor) Deniz çok ilgileniyor, tek tek soruyor "bu ne" diye. Ben de hem bu aletleri zararsız olanlarıyla tanısın hem de çekiç vs. tutma şeklini öğrensin diye aldım bu oyuncak seti.  

Kutudan çıkarınca hepsini tek tek sordu, ne işe yaradığını öğrenmeye çalıştı. Tabi İngiliz anahtarı gibi aletlerin ne işe yaradığını anladığını pek sanmıyorum. Benim amacım zaten tornavida, çekici bilsin ve doğru tutabilsin; çünkü Deniz'in eliyle herhangi bir şeyi kavramasında biraz eksiklik olduğunu düşünüyorum. Doğru tutuş için yönlendirmeye çalışıyorum. 


Maket bıçağı da Deniz'in ilgisini çekiyor. Ben karton keserken vs. görüyordu; ama tehlikeli olabileceğinden eline vermiyordum. Bu alet setinin içinde bıçak görüntüsünde zararsız bir şey var. Üzerinde sayılar yazdığından cetvel zaten ilgisini çekiyor. Onlarla oynadıktan sonra tornavida ve diğer aletlerle tek tek oynadık. Nasıl tutulduğunu, ne işe yaradığını gösterdim. Erkek çocuklar için güzel ve ucuz bir oyuncak. 



  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Oyun Halısı

Erkek çocukların çok sevdiği oyunlardan biridir arabalarla oynamak. Deniz de seviyor; ben de araba sürmesini daha keyifli hale getirecek bir halı aldım. 1x2 metre ölçülerindeki halının kenarlarına overlog yaptırdım. Evde parkenin üzerine serdik, Deniz çok sevdi. Ben de sevdim; ama yazıları Türkçe olsaydı daha çok severdim. 



Önceleri birlikte oynadık. İkimizin de elinde birer araba. "Nereye gidelim anne" diye sorunca ben hep çeşitli mizansenlerle halının üstünde yazan yerleri söyledim. "Öhö, öhö boğazım ağrıyor, hastaneye gitmem gerekiyor" diyerek hastanenin önüne arabamızı park ettik; "çok az benzin kaldı, hemen benzin alalım" diyerek benzinciye; "karnım acıktı; ama param kalmadı, önce bankaya gidelim, sonra alışveriş merkezine gidelim" vb. ifadelerle halının üzerindeki her resmi tanıtmış oldum. 



Sokaklarda dönüş yaparken hep sağa-sola sinyal verdik (dıt, dıt, dıt sola sinyal veriyorum gibi); solu gösteren ok, sağa gösteren oka dikkat ettik; sadece P yazan yerlere park ettik; bir oyuncağımızı yaya yaptık, yaya geçidinden geçerken yavaşladık, yayaya yol verdik. 



Halının üzerindeki her bir binaya bir hikaye ile gidince Deniz'in aklında çok kalıcı olmuş. Benim ona söylediklerimi kendi kendine oynarken de söylüyor. Elini ağzına götürüp öksürüyor, hastaneye doğru arabasını sürüyor mesela. Arabayı yıkatmaya götürüyor, "çok yoruldum eve gidiyorum" diyor; bazen parka gidiyor. Halının üzerinde gezinip duruyor. 


Deniz, arabasıyla keyifle oynarken hem de halı sayesinde birkaç trafik kuralını öğrenmiş oldu. Üzerinde trafik işaretleri olmaması büyük eksiklik bence. Bu kadar şeyi yapan onu niye yapmamış anlamadım. Yine de okulu, hastanesi, oteli, polisi, itfaiyesi, yapay havuzlu parkı, benzin istasyonu, araba yıkamacısı, alışveriş ve eğlence merkezi, basketbol sahası, apartmanları, postane ve bankasıyla bizim mahallede oynamak çok zevkli. 

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Misketle Boyama - 2

Önceki misketle boyama etkinliğinden umduğum sonucu alamayınca tekrar denedik. Bu sefer beyaz karton ve suyla inceltilmiş parmak boyası kullanacağız. Sarı ve yeşil parmak boyasından çay kaşığının ucuyla alıp içine biraz su ekleyip pürüzsüz olana kadar karıştırdım.



Her rengin içine üçer tane misket atıp iyice boyaya bulaştırdıktan sonra kutuya attık ve sallamaya başladık. 

Bu sefer de fazla sulu olmuş, ortasını bulamadık; ama fena olmadı.


Yeşil boya artınca ve Deniz maviyle boyamak isteyince biraz da mavi parmak boyasını suyla inceltip yeni bir beyaz karton hazırladım.




Deniz tabi ortaya çıkan/çıkacak desenden çok kutuya misket atma, sallama, kutudan eliyle alma, tekrar kutuya atma gibi hareketleri yapmayı tercih ettiğinden arada güzel desenler çıksa da kalıcı olamadı. 


Sonrasında tamamen kutudakileri tabağa eliyle koyma, sonra tabakla kutuya dökme, tekrar alma döngüsünde bir süre daha oynadıktan sonra "kaldıralım anne, elimi yıkayalım" diyerek bu keyifli oyunu bitirmiş oldu. 



  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Misketle Boyama - 1

Takip ettiğim bu blogta gördüğüm "Marble Painting" yani misketle boyama etkinliğini o kadar sevdim ki biz de yapalım dedim.

Bunun için evdeki en derin (ne kadar derin o kadar iyi) plastik kabın dibine bir kağıt koydum. Misketleri Deniz'in istediği renkteki parmak boyası şişelerinin içine attık. İlk önce mavi! 


Deniz eliyle boyama yapacağını sanıyordu. Misketi çay kaşığı ile şişenin içinden alıp kutuya atmasını söyleyince duraksadı. "At bakalım, ne olacak" dedim. Kutuyu sağa sola sallayınca misketin üzerindeki boyalar kağıdın üzerinde desenler oluşturmaya başladı. Kullandığımız parmak boyası olduğundan kıvamı biraz koyu; o nedenle de misketten olmasını beklediğim desenler çıkmadı. 


Maviden sonra kırmızı ve yeşil misketler de attık kutuya. Sonra tüm misketleri atıp karıştırdık.  


Bir süre sonra kağıt iyice ıslandı ve kabarmaya başladı. Ben normal kalınlıkta renkli bir kağıt koymuştum. Beyaz karton olsa daha iyi olurdu. Eserimizi zar zor, yırtılmadan kutudan çıkarıp kuruttum. İstediğim sonucu alamadım, tekrar deneyeceğiz.




  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS